"Baz
Istasyonları ve Çevresine Verdiği Zararlar"
Baz
Istasyonu
Nedir?
Mobil
(gezgin)
telefon
sistemlerinde,
haberleşmenin
yapılacağı
alan hücre
adı verilen
küçük
alanlara
bölünmüştür.
Her hücrenin
merkezinde
bir baz
istasyo
nu
bulunur.
Mobil
telefonlar
haberleşmelerini
baz
istasyonu
üzerinden
yaparlar.
Baz
istasyonları
birbirlerine
bir ağ
yapısı
şeklinde
bağlıdırlar
(Şekil 1 ve
Şekil 2).
Herhangi bir
mobil
telefondan
gelen çağrı
isteğinin
ilgili
kullanıcıya
ulaştırılması
bu ağ yapısı
tarafından
gerçekleştirilir.
Baz
istasyonları,
Mobil
Anahtarlama
Merkezleriyle
(MAM) ve
Mobil
Anahtarlama
Merkezleri
birbirleriyle
ya kablo ya
da yönlü
radyolinklerle
bağlıdırlar.
Mobil
telefonlarla
baz
istasyonları
arasındaki
iletişim,
elektromanyetik
dalgalar
yoluyla
gerçekleştirilmektedir.
Hücresel
yapı
sayesinde
aynı anda
daha çok
kullanıcı
haberleşebilir.

Şekil 1.
Hücresel
yapı
GSM
hücrelerinin
planlanması
yerleşim
bölgelerinin
özelliklerine
göre
yapılır.
Hücre
planlamasını
hücrenin
şehir içinde
ya da şehir
dışında
olması ve
kapsanacak
bölgedeki
GSM abone
sayısı
belirler.
GSM hücresel
sisteminde
kapsama
alanına göre
üç tip hücre
18 vardır:
makro hücre,
mikro hücre,
piko hücre.
Türkiye’de
de
kullanılan
GSM900
sistemi için
makro
hücreler,
yerleşimin
seyrek
olduğu
bölgelerde
25-35 km
yarıçapında
bir alana
hizmet
verebilirler.
Ancak bina,
ağaç ve tepe
gibi
engellerin
çok olduğu
yerleşim
yerlerinde
oluşturulan
makro
hücrelerin
yarıçapları
daha küçük
olur. Makro
hücrelerde
GSM900 baz
istasyonu
antenlerinin
çıkış
güçleri
40-60 Watt
olabilir.
Mikro
hücreler,
genellikle
yerleşimin
yoğun olduğu
ve makro
hücresel
kapsamayı
geliştirici
ve
tamamlayıcı
olarak
kurulan
sistemlerdir.
Mikro
hücreler
havaalanı,
büyük
alışveriş
merkezleri
gibi
yerlerde
kurulur.
Birkaç yüz
metrelik
yarıçapı
olan
alanları
kapsar ve
çıkış
güçleri
makro
hücrelere
göre
düşüktür
(GSM900 için
5-10 Watt
civarında).
Piko
hücreler ise
daha çok
bina içi
haberleşmelerde
kullanılır
ve birkaç
watt çıkış
gücündedir.

Şekil 2.
Baz
istasyonları
ağı ve sabit
ağ ile
etkileşimi
1)Baz İstasyonu nedir?
Baz kelimesi İngilizce base (temel
taban esas ) kelimesinin Türkçeye geçmiş şeklidir. Baz istasyonu
cep telefonu haberleşmesi için elektro manyetik sinyalleri
yayınlayan veya alan bir anten ile bir radyo verici alıcısıdır
ve baz istasyonları telefonla iletişimi sağlar. Her cep telefonu
mutlaka bir verici ile iletişim halinde olmak zorundadır.
Vericiler şimdiki teknolojik adıyla baz istasyonu olarak
adlandırılır. Baz istasyonlarının çeşitleri nelerdir: Bilinen üç
tür şuanda kullanılan baz istasyonu çeşidi vardır.
a)Makroseller: Şehir
dışlarında daha güçlü ama insanların yaşam alanlarından uzak.
b)Mikroselller: Şehir
içlerinde nüfusun daha seyrek olduğu yerlerde kullanılır.
c)Pikoseller: Dar
alanlar, sokaklar, tüneller gibi çok daha düşük şiddetlileri
kullanılır.
2)Baz İstasyonlarının ilk verdiği izlenimler
Türkiye’nin cep telefonu pazarına
girmesiyle baz istasyonu cennetine dönüşmesi çok çabuk oldu.
Artık okul, hastane ve evlerin çatılarında gördüğümüz metal
çubuklar sanki hep oradalarmış gibi garipsenmez hale geldi. Oysa
baz istasyonlarının insan hayatı üzerindeki kalıcı zararları
giderek artıyordu. İsterseniz Türkiye'nin baz istasyonları ile
ilgili sürecine kısaca göz atalım.
3) Baz İstasyonlarının verdiği ilk zararlar
► Bazı
çalışanlarına kanser teşhisi konulması üzerine Yargıtay'ın
çatısındaki baz istasyonları kaldırıldı. Yargıtay Başkanlığı ile
‘’Aycell’’ firması arasında 2003'te imzalanan protokolle ana
binanın 3 noktasına baz istasyonu yerleştirilmişti.
İstasyonların, personel üzerinde olumsuz etki yarattığı
iddiaları üzerine Başkanlık, harekete geçti. Odası baz
istasyonuna yakın olan bir Yargıtay üyesine 'ilik kanseri'
teşhisi konulması üzerine, 26 Eylül'de 3 baz istasyonu söküldü.
► Ordu
Fatsa'da yaşayan ‘’Osman Güvenalp’’ , 3 Kasım 2004 tarihinde
ilçede bir GSM operatörünün Yeni Kumru Caddesi'nde bir
apartmanın terasına yaptığı baz istasyonunun kaldırılması için
Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Şikayeti görüşen
Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi, 23 Kasım 2006 tarihinde, "Baz
istasyonunun durdurulması, sökülmesi ve müdahalesinin önlenmesi
şeklinde" karar aldı.(Bu kararla baz istasyonlarından rahatsız
olan her vatandaşa bunlardan kurtulma yolunun açık olduğu
gösterilmiş oldu.)
Peki baz istasyonlarının işleyişi gerçekten böyle mi? Beraber
inceleyelim:
4)Baz İstasyonlarının Yapısı
İki yönlü mobil ağ sisteminde yayın
yapan baz istasyonları birim yani hem sinyal alan hem sinyal
veren iki antenden oluşan sistemdir.Her cep telefonu mutlaka bir
verici ile iletişim halinde olmak zorundadır. Vericiler şimdiki
teknolojik adı ile baz istasyonları olarak adlandırılırlar.Baz
istasyonu bir televizyon vericisi gibi görünse de aynı sitemle
çalışmaz.Bir baz istasyonu sekiz cep telefonu ile iletişim kurar
çok daha fazlası devreye girdiğinde bu sefer baz istasyonu
çekmiyor deriz.
Onun için baz istasyonları bir hücre sistemi gibi, bal peteği
gibi şehrin her yerine dağılmış olmalıdır ve şehrin her yerinde
bulunmuş olması gerekmektedir.Bir tane baz istasyonunu alalım
şehrin dışına koyalım hepsi orada yayın yapsın diyemeyiz. Böyle
bir teknoloji dünyada yoktur.Cep telefonu frekansında ve bu
kadar sık iletişim içinde baz istasyonu bunları yapamaz.Baz
istasyonu küçük küçük şehrin her yerine dağılmış olmalı ve tabi
ki binalarımızın üstünde de bulunmalıdır.
3G ile birlikte baz istasyonlarının sayısında artış
hızlanmıştır.
Mikrodalga, Dalga boyu 0.1-100 cm - frekansı 0.3-300 gigahertz
(Ghz) (10’ Hz=1 Ghz) olan elektromanyetik dalgalardır.
5)Baz İstasyonlarının İşleyişi

Baz İstasyonlarına kurulan anten görüntüsü
İstasyonlara kurulan anten görüntüsü şekildeki gibidir ve
üzerlerinde MiniLink(alıcı) ‘lar mevcuttur.Bu alıcılar olmazsa
görüşme yapamayız. Telefonun şebeke göstergesi ful olur belki
ama konuşmamıza izin vermez.Baz istasyonları, GSM iletişimin
kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan,
genellikle beyaz renkli ve kutu şeklinde, 4 metre boyunda, iki
çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan
cihazlardır. Çubuk antenler mikrodalgaları toplayıp çanak
antenlere verir ve bu dalgalar çanak anten aracılığıyla 16
farklı frekanstan ve UHF (ultra-high frequency) üzerinden
yayınlanır.
4)Baz İstasyonlarının Kurulumu ve Güvenliği

Baz istasyonlarındaki antenlerin çıkış güçleri vardır.
Antenlerin günlük mesafesi hesaplanırken bu çıkış güçleri
hesaplanır ve ona göre yapılır. Sonuç olarak antenin güvenlik
mesafesi belirlenir. Şekilde güvenlik mesafesi belli antenin
basit çizimi vardır. Antenin günlük mesafesi içinde (9.74m)
okul, ev, Park…İnsan yaşamamasına dikkat edilir. Böyle olmazsa;
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu(BTK) bu istasyonları
kurdurmaz hatta ceza verir.
Türkiye'de birçok baz istasyonunun kamu binalarında olduğunu
hatırlatan Fırlarer, 'Dünya Sağlık Örgütü'nün desteklediği
Avrupa Komisyonu tarafından da benimsenen İyonlaştırmayan
Işınımdan Korunma Kurumu (ICNIRP) tarafından belirlenen
elektronik alan değeri 41 V/m iken Türkiye'deki baz istasyonları
için bu değer 10 V/m olarak uygulanıyor. Baz istasyonlarının
yaydığı elektronik manyetik dalgalar ise 10 V/m'nin çok
altında.' dedi. Baz istasyonu kurulmasına ilişkin onay veren
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'nun işi sıkı
tuttuğunu ifade eden Fırlarer, belirlenen kriterlere uygun
olmayan baz istasyonlarına güvenlik sertifikası verilmediğini
dikkat çekildi.
Sonuç olarak baz istasyonlarının kurulumundan harcadığı enerji
kontrolüne kadar ciddi bir denetim vardır.
Baz İstasyonlarının etki alanı: Bir baz istasyonu sekiz adet cep
telefonu ile iletişim kurar daha fazla cep telefonu devreye
girdiği zaman cep telefonumuz çekmiyor deriz. Bunun sebebi
şudur: Baz istasyonunun kapasitesi belli sayıda vardır ve fazla
telefon devreye girdiği an biz telefonumuzun çekmediğini
telefonumuzda görürüz. Bu sebeplerden dolayı baz istasyonlarının
hayatımızda fark etmesek de önemli yerleri vardır. Baz
istasyonları küçük, küçük şehrin her yerine dağılmış olmalıdır
ve tabi ki binalarımızın çevresinde de olacaktır. Baz
istasyonlarının uluslararası ışıma standartları vardır. Bu
standartlar yaydığı ışımaya bağlı olarak belirlenirler.
Türkiye’de bu standart teknolojilinde gelişmesine bağlı olarak
uluslararası değerlerine göre daha da aşağı indirilmiştir. Biz
dünya standartlarına göre daha da şanslıyız, daha düşük ışıma
değerleri bizde kabul edilmiştir ve bu değer 10(v/m) ‘dir.
Baz istasyonu bugün için artık çok tehlikeli, zarar verici
olmaktan çıkmıştır. Baz istasyonları ışımayı yaparken binaların
tepesinde ise mum dibine ışık vermez gibi kendi dibine ışık
vermez, ışıma yapmaz içindekiler çok daha rahat edebilirler. Baz
istasyonları dışarıya doğru 120 derecelik açı ile dar bir bantla
ışıma yapar. Baz istasyonları arkasına doğru da ışıma yapmaz
yani baz istasyonları zararlı noktadan artık çıkmıştır.
Gizleme Baz
İstasyonları
ve Baz
İstasyon
Fotoğrafları





Baz
Istasyonları
ve Çevresine
Verdiği
Zararlar
Baz
istasyonları
tarafından
da
yayınlanabilen
mikrodalgaların
dokulara iki
temel etkisi
bulunmaktadır.
Birincisi
termal etki
adı verilen
etkidir ve
bu dalgalar
dokuları
ısıtır.
İkinci
olarak ise
bu dalgalar
hücrelerin
yapısını
bozucu etki
gösterirler
ki buna da
kimyasal
etki ya da
termal
olmayan etki
adı
verilmektedir.
Baz
istasyonlarının
özellikle
ikinci
etkisi, yani
hücrelerin
kimyasını
bozarak
oluşturduğu
etki insan
sağlığı
açısından
önem
taşımaktadır.
Yapılan
araştırmalarda
hücrelerin
kimyasal
etkiye maruz
kalması ile
büyük
moleküllerin
(proteinler
vb.) deforme
olması,
hücre
zarlarının
birbirine
yapışması,
hücre
zarlarında
delikler
açılması
(elektro-porasyon),
Ca-ATPaz ve
Na-K-ATPaz
enzimlerinin
bozulması
ile hücre
dışına Ca”,
Na’ ve K’
kaçışı,
Sinir
zarlarının
bozulması
ile REM
uykusu adı
verilen rüya
görmenin
azalışı, EEG
değişimleri
gibi
sonuçlar
saptanmıştır.
Ayrıca bu
etkilere
bağlı olarak
uykusuzluk,
sinirlilik,
unutkanlık,
depresyon,
başağrısı,
başdönmesi,
Alzheimer,
Parkinson,
Multipl
Skleroz gibi
dejeneratif
beyin
hastalıklarının
meydana
geldiği
biliminsanlarınca
tespit
edilmiştir.
Baz
istasyonlarının
yaydığı
dalgaların
kanser ile
ilişkisinin
üç şekilde
mümkün
olduğunu
biliminsanlarınca
belirlenmiştir.
Bu
dalgaların
kendisinin
kanseri
oluşturması,
kanser
yapıcı
maddelerin
hücreye
girişini
kolaylaştırması
veya mevcut
kanserli
ortamın
yaygınlaşmasını
hızlandırması
gibi
sonuçları
inceleyerek,
bu
dalgaların
DNA’yı
onararak
kanseri
engelleyen
melatonini
azaltmakta
ve
dolayısıyla
tümörler,
lenfom (lenf
bezi
kanseri),
ben kanseri,
erbezi
tümörü,
çocukluk
kanserleri
meydana
getirdiğini
saptamak
mümkün
olmuştur.
Deney
hayvanları
üzerinde
yapılan
araştırmalarda
bu tür
dalgalar
nedeniyle
göz
merceğinin
bulanması
(perde veya
katarakt),
göz sayda
m
tabakasının
(kornea)
bulanması,
renkli
tabaka
(iris)
iltihabı,
gözdibi
(retina)
harabiyeti
meydana
geldiği
tespit
edilmiştir.
Ayrıca duyma
açısından 20
mJ/cm³’ten
daha düşük
dozda
darbeli
mikrodalga
enerjilerinin
bile kulak
çınlamasına
ve işitme
kaybına yol
açtığı
saptanmıştır.
Deney
hayvanları
üzerinde
yapılan
çalışmalarda
erbezlerindeki
hücrelerin
ölmesi
sonucu
kısırlık,
mutant
yavruların
doğması,
dölütün
dölyatağında
ölmesi, adet
bozuklukları,
östrojen
artışı
nedeniyle
gebeliğin
tehlikeye
girmesi,
düşüklerin
artması
tespit
edilmiştir.
Baz
istasyonları
tarafından
yayılan bu
tür
dalgaların
vücuttaki T8
lenfositlerini
ve doğal
öldürücü
lenfositlerini
azalttığı,
antikorları
azalttığı ve
dolayısıyla
bağışıklık
sisteminin
çökmesine
etkin
etkisinin
bulunduğu
artık tıbbi
bir
gerçekliktir.
Benzeri
biçimde bu
tür dalga
yayılımı,
kan
hücrelerini
(alyuvar,
akyuvar,
pıhtı
oluşturucu
pulcuklar)
azaltır,
kanın
kimyasını
bozar, beyin
ve kan için
çok önem
taşıyan bir
enzim olan
asetilkolin
esterazı
azaltır. Bu
enzimin
azalmasının
ölüme yola
açtığı
bilinmektedir.
Baz
istasyonlarına
bağlı
kanserler,
istasyona
yakın birçok
meskende
yıllar sonra
birden
patlak
verebilecek,
adeta o
bölgede bir
kanser
salgını
olabilecegi
düşünülmektedir.
Çevre
etkenlerine
bağlı
kanserler
hemen değil,
yıllar sonra
başlar.
Sigara ve
alkol,
yıllarca
içildikten
sonra kanser
yapmaktadır.
Asbestin (
amyant )
akciğer,
akciğer zarı
ve periton
kanseri
yaptığı çok
geç, ancak
1970' de
anlaşıldı;
tüm önlemler
o tarihten
itibaren
alındıysa
da, asbestin
neden olduğu
kanserler
2020' ye
kadar devam
edecektir.
Örneğin,
Japonya' da
atom bombası
atılışından
7-10 yıl
sonra
kanserler
artmaya
başlamıştır.
İstanbul
Tabip Odası
öncülüğünde
Prof. Nesrin
Seyhan,
Prof. Tunaya
Kalkan ve
Prof. Hilmi
Sabuncu
başkanlığında
yayınlanan
“Elektromanyetik
Alanlar; Cep
Telefonları
ve Baz
İstasyonlarının
İnsan
Sağlığı
Üzerine
Etkileri ve
Alınması
Gerekli
Önlemler”
başlıklı
bildiri bu
konuda
referans
gösterilen
çalışmalardan
birisidir.
Bildiriye
göre,
yapılan
laboratuar
çalışmalarıyla,
bağışıklık,
sinir,
nöroendokrin,
kalp ve
damar
sistemi ve
kan
parametrelerinin
elektromanyetik
alanlardan
etkilendiğinin
görüldüğü,
fakat, cep
telefonları
ve baz
istasyonları
ile ilgili
toplum bazlı
çalışmaların
yapılması
için,
yeterli
maruziyet
süresi
geçmediğinden,
maruziyetin
insan
toplulukları
üzerinde
objektif
olarak
belirlenmesi
epidemiyolojik
güçlükler
taşıdığı
ileri
sürülmüştür.
Ankara Tabip
Odası
tarafından
yayınlanan
bir basın
duyurusunda
ise, baz
istasyonlarının
çalışma
ilkeler ve
olası
zararları şu
şekilde
anlatılmaktadır:
“EMR'ler,
iyonlaştırıcı
EMR'ler ve
iyonlaştırmayan
EMR’ler
olarak iki
gruptur. İlk
grupta yer
alanlar
yüksek
enerjilerinden
dolayı
çarptıkları
monekülleri
iyonlaştırarak,
moleküllerin
yapısını
bozarlar ve
olumsuz
biyokimyasal
tepkimeler
sonucunda
kanser
oluşumunu
kolaylaştırırlar.
Yapılan
çalışmalarda
x
ışınlarına,
gama
ışınlarına
maruz kalan
insanlarda,
kanserlerin
oluşumu
(relatif
risk)
artmıştır.
Baz
istasyonları,
İyonlaştırmayan
Elektro
Manyetik
Radyasyon
(EMR)
yayarlar,
bunlardan
dalga boyu
olarak,
insan vücut
kalınlığı
içine düşen
mikrodalgalar
ve altındaki
ışınların,
insan
vücuduna
verdiği
zararlar
yapılan
araştırmalarla
kanıtlanmıştır.
Baz
istasyonları
ve cep
telefonlarının
yaydığı
radyasyon
insan
dokularında
pek çok
olumsuz etki
yaratmakta,
dokularda
ayrıca ısı
etkisi
yaratması
yoluyla
zarar
verebilmektedir.
Baz
istasyonları
gibi
alternatif
akımla
çalışan
bütün
cihazların
etrafında
bir
elektromanyetik
alan (EM)
oluşmaktadır.
Yapılan
deneysel
çalışmalar,
EM alanına
maruz kalan
deney
hayvanlarında
her türlü
olumsuz
etkiyi
belirlemiştir.
Yine EM
alana maruz
kalan meslek
grupları
üzerine
yapılan
epidemiyolojik
çalışmalar,
bu gruplarda
lösemi ve
beyin
kanseri
ölümlerinin
normal
halktan
anlamlı bir
biçimde
yüksek
olduğunu
göstermiştir."
Yapılan
ölçümler
sonucunda,
baz
istasyonunun
limit
değerleri
aşmadığı
tespit
edilmiş olsa
bile,
değerli bir
bilgi
olmayacaktır.
Yanlış yer
seçimi ve
hatalı
yerleşim ile
verilen
limit
değerlerin
aşılması söz
konusu
olabilecektir.
Baz
istasyonu
anteninin
ana
hüzmesinin
ne yöne
baktığı ve
yansımalar
durumu
oldukça
değiştirebilmektedir.
Tek yönlü
yayınlarda
mikrodalgalar
dar bir
hüzme
şeklinde
gönderildiği
düşünüldüğünde
hüzme
daraldıkça
güç artar,
dar hüzme
çevredeki
yakın
binalardan
ya da
balkonlardan
yansıdığında
ve telefon
görüşmeleri
çoğaldıkça
bu değer
artacaktır.
Baz
istasyonu
neden
kullanılır?
Baz
istasyonları
olmadan,
örneğin
şehir dışına
yüksek bir
kule
kurarak,
iletişim
sağlanabilir
mi?
Baz
istasyonları,
hücresel
haberleşme
sistemlerinde
merkezi
istasyon
olarak görev
yaparlar.
Baz
istasyonları
olmadan
mobil
telefonlar
iletişim
sağlayamazlar.
Mobil
telefonlar,
diğer mobil
telefonlarla
ve sabit ağ
telefonlarıyla
baz
istasyonlar
üzerinden
görüşme
yapabilirler.
Bir baz
istasyonunun
aynı anda
hizmet
verebileceği
görüşme
sayısı
sınırlıdır.
Bu sayı, baz
istasyonuna
tahsis
edilen
taşıyıcı
frekans
sayısıyla
doğru
orantılıdır.
Bir baz
istasyonuna
tahsis
edilebilecek
toplam
taşıyıcı
frekans
sayısı ise
sınırlıdır.
Hücresel
yapı ile
birbirini
etkilemeyecek
uzaklıktaki
hücrelerdeki
baz
istasyonlarda
aynı
taşıyıcı
frekanslar
tekrar
kullanılarak
daha çok
sayıda
kullanıcının
şebekeden
yararlanabilmesi
sağlanır.
Özellikle
kullanıcı
sayısının
yüksek
olduğu
yerlerde
daha küçük
hücreler
oluşturularak
şebekenin
kapasitesi
arttırılır.
Bu amaçla
kapsama
alanı
daha dar
olan fakat
daha sık
aralıklarla
baz
istasyonları
kurulur.
Sorudaki
gibi şehir
dışına tek
bir kule
kurarak
hücresel
yapı
oluşturulamaz.
GSM
sistemlerinde
mobil
telefonlar
ve baz
istasyonu
arasında
karşılıklı
iletişim
olması
gerekir.
Bundan
dolayı baz
istasyonu ve
mobil
telefon
arasındaki
uzaklık
arttıkça,
iletişimin
sağlanabilmesi
için hem
kulenin hem
de mobil
telefonların
çıkış
güçlerinin
arttırılması
gerekir.
İletişimin
hücresel
yapı
kullanılmadan
şehir dışına
kurulan bir
kule ile
sağlanacağı
bir yapıda,
kuleye yakın
mesafelerde
ve kuleye
uzak olan
mobil
telefonlarda
çok yüksek
elektromanyetik
alan
seviyeleri
oluşur.